Ceza Hukuk’unda Yargılamanın Yenilenmesi
Yargılamanın yenilenmesi süreci, hukuk sistemimizde adil yargılanma hakkını güvence altına almak için kritik bir mekanizmadır. Bu blog yazımızda, ceza hukukunda yargılamanın yenilenmesini, iade-i muhakkemeyi ve nasıl çalıştığını detaylıca sizler için ele alacağız.
Bizlerden bu konu hakkında detaylı bilgi almak istiyorsanız ‘buraya‘ tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Yargılanmanın Yenilenmesi (İadei Muhakeme) Nedir?
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda öngörülen bazı durumlar altında, mahkeme tarafından verilen ve kesinleşmiş bir kararın, lehte (CMK m. 311) ya da aleyhte (CMK m. 314) yeniden incelenmesi sürecine ‘yargılamanın yenilenmesi’ ya da ‘iade-i muhakeme’ adı verilir.
Kesinleşmiş bir yargı kararını tekrar gündeme taşımak genellikle mümkün değildir; bu yüzden yargılamanın yenilenmesi, olağanüstü bir hukuki süreç olarak kabul edilir.
Bu süreç, ilgili kararı veren mahkemeye sunulan bir ‘yargılamanın yenilenmesi dilekçesi’ ile başlatılır.
Yargılamanın Yenilenmesi için Başvuru Süresi Nasıl İşler?
Yargılamanın yenilenmesi, mahkemenin başvuru olmaksızın harekete geçemeyeceği, talep edilmesi gereken bir kanun yoludur. Mahkeme, cezaevindeki bir hükmün infaz edilip edilmemesi, hükümlünün ölümü ya da hüküm sebebiyle henüz yakalanmamış bir kişi olması gibi durumlar dahi bu süreci başlatmak için mahkemenin kendiliğinden adım atmasına izin vermez (CMK md. 313).
İade-i muhakeme için bir başvuru süresi yoktur. Olağanüstü bir kanun yolu olarak değerlendirilen bu süreç için herhangi bir zamanaşımı ya da hak düşürücü süre belirlenmemiştir. Yani, kesinleşen bir karara itiraz etmek için gerekli diğer hukuki koşullar sağlandığı sürece, iade-i muhakeme talebinde bulunulabilir.
Ancak, bir istisna olarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan bireysel başvurular sonucunda hakkın ihlal edildiğine dair karar verilirse, bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl içinde, ilgili mahkemeye iade-i muhakeme için başvurulmalıdır. Örneğin, 01.01.2017 tarihinde AİHM, bir ceza davasında adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verirse, bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde, ilgili kişi yeniden yargılama talebinde bulunabilir.
Yargılamanın Yenilenmesi Sürecinde Yeni Delil ve Olayların Rolü
İade-i muhakeme, önceki yargılamalarda ele alınmamış ‘yeni delil’ veya ‘yeni olay’ varlığının tespit edilmesi durumunda başvurulan olağanüstü bir hukuki süreçtir. Yargıtay’ın tanımlarına göre, ‘yeni delil’ veya ‘yeni olay’, iade-i muhakeme gerekçesi olarak ele alınabilmek için gerçekten ‘yeni’ olmalıdır. Hüküm veren mahkemeye sunulmamış ya da dikkate alınmamış her türlü bilgi ve kanıt, hükümlü tarafından bilinip bilinmemesine bakılmaksızın ‘yeni’ olarak kabul edilir. Burada ‘yeni’lik, olayın veya delilin kesin hükümden sonra ortaya çıkıp çıkmadığıyla değil, hükmün verildiği sırada mahkeme tarafından değerlendirilip değerlendirilmediğiyle ilgilidir.
Yeni bir olay veya delilin ‘yeni’ olarak kabul edilmesi için, daha önce mahkemeye bildirilmiş ancak inandırıcı bulunmadığı için dikkate alınmamış olanlar bu kategoride değerlendirilmez. Yeni delil veya olayın mahkemece bilinmeyen, incelenmeyen ve yargılama sürecinde değerlendirilmemiş olması gerekir. Yenilik, olay ya da delilin içeriğindeki yeni bilgilerle değil, mahkeme tarafından bilinip bilinmediği veya değerlendirilip değerlendirilmediği ile ilgilidir.
İade-i muhakeme için sunulan yeni delil veya olayın yalnızca yeni olması yeterli değildir; aynı zamanda ‘önemli’ olması gerekmektedir. Yeni deliller veya olaylar, tek başına veya önceki delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanığın beraatini veya daha hafif bir ceza almasını gerektirecek nitelikte olmalıdır.
Bu sürecin başarıya ulaşabilmesi için, sunulan olay ve delillerin sadece yeni ve önemli olması değil, aynı zamanda önceki kararı değiştirecek kadar ciddi olmaları gerekmektedir. İade-i muhakeme talebinin kabul edilebilirliği, yalnızca şekil şartlarının yerine getirilmesiyle sınırlı kalmaz; sunulan yeni bilgilerin, mahkemeyi önceki hükmü gözden geçirmeye yönlendirecek derinlikte olması şarttır.
Yargılamanın Yenilenmesi: Hükümlü Lehine Değişim Sebepleri
Hükümlü lehine iade-i muhakeme, kesinleşmiş bir hüküm altında yeni delil veya olayların ortaya çıkmasının yanı sıra, belirli hallerde de mümkündür. Bu haller, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) özel olarak tanımlanmıştır ve hükümlünün lehine değişiklik sağlayabilecek önemli durumları kapsar:
- Sahte Belge Kullanılması (CMK md.311/1-a): Duruşmada sunulan ve karar üzerinde etkili olan belgenin sonradan sahte olduğu anlaşılırsa, bu durum iade-i muhakeme için geçerli bir sebeptir. Ancak, belgenin hükmün oluşumunda bir rol oynamaması halinde, sahtecilik yargılamanın yenilenmesi için yeterli bir gerekçe oluşturmaz.
- Gerçeğe Aykırı Tanıklık veya Bilirkişilik Yapılması (CMK md.311/1-b): Yeminli tanıklar veya bilirkişiler tarafından kasıtlı veya ihmal sonucu yapılan gerçeğe aykırı beyanlar, eğer bu beyanlar kararın şekillenmesinde etkili olduysa, yargılamanın yenilenmesini gerektirir.
- Hakimin Görevini Suistimal Etmesi (CMK md.311/1-c): Davaya bakan hakimlerden herhangi birinin, hükümlü aleyhine olacak şekilde görevini kötüye kullanması durumunda, yargılamanın yenilenmesi istenebilir. Özellikle örgütlü bir şekilde hareket ettiği tespit edilen hakimlerin kararları, hukuka aykırı kabul edilerek yeniden değerlendirilir.
- Başka Bir Mahkemenin Hükmüne Dayalı Kararların İptali (CMK md.311/1-d): Eğer ceza hükmü, başka bir hukuk mahkemesinin kararına dayanıyorsa ve bu karar sonradan iptal edilirse, bu durum da iade-i muhakeme için yeterli bir sebep oluşturur.
- AİHM Kararı İle Hak İhlalinin Tespit Edilmesi (CMK md.311/1-f): İnsan Haklarına Dair Avrupa Sözleşmesi’nin ihlal edildiğinin AİHM tarafından tespit edilmesi durumunda, bu kararın kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde iade-i muhakeme talep edilebilir.
- Anayasa Mahkemesi Kararıyla Hak İhlalinin Tespit Edilmesi: Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan bireysel başvurularda tespit edilen hak ihlalleri, ilgili mahkeme kararlarının yeniden gözden geçirilmesini gerektirir.
Bu süreçler, hükümlülerin lehine sonuçlar doğurabilecek olağanüstü yollar olup, hükümlünün ölümü veya hükmün infaz edilmiş olması gibi durumlar dahi bu hakların kullanılmasına engel teşkil etmez. Hak ihlallerinin düzeltilmesi adına, iade-i muhakeme, adaletin sağlanması yolunda atılan önemli adımlardan biridir.
Sanık veya Hükümlü Aleyhine İade-i Muhakeme Süreçleri
Bir davanın kesinleşmiş hükmü altında, belirli durumlar sanık veya hükümlünün aleyhine yargılamanın yeniden değerlendirilmesine neden olabilir. Bu durumlar Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) açıkça belirtilmiştir ve şu şekilde sıralanabilir:
- Sahte Belge Sunulması (CMK md.314/1-a): Eğer duruşmada sanık veya hükümlünün lehine sunulan ve kararın oluşumunda etkili olan bir belgenin sahteliği sonradan anlaşılırsa, bu durum hükümlü aleyhine yargılamanın yenilenmesi için yeterli bir sebep oluşturur.
- Hakimin Görevinde Kusur (CMK md.314/1-b): Davaya bakan hakimlerden birinin, sanık veya hükümlünün lehine olacak şekilde görevini kötüye kullanması tespit edilirse, bu durum da yargılamanın yeniden değerlendirilmesine yol açabilir. Bu, hakimin hükme etki edecek şekilde görevini yerine getirirken kusurlu davranması anlamına gelir.
- Sanığın Güvenilir İkrarı (CMK md.314/1-c): Eğer bir sanık, beraat kararından sonra mahkeme önünde suçu kabul eden güvenilir bir itirafta bulunursa, bu durum yargılamanın yenilenmesine gerekçe teşkil edebilir. Ancak, sanığın medya araçları üzerinden yaptığı açıklamalar bu süreç için geçerli bir temel oluşturmaz.
Bu süreçler, adaletin doğru işleyişini sağlamak adına son derece önemlidir ve yargı sistemimizde hükümlünün lehine olduğu kadar aleyhine de adil bir değerlendirme imkanı sunar. Sanık veya hükümlünün aleyhine yargılamanın yenilenmesi, yalnızca sağlam deliller ve kesin kanıtlar ışığında gerçekleştirilebilir ve bu durumlar, yargı sürecinin doğruluğunu ve adil oluşunu temin etmek için elzemdir.
Yargılamanın Yenilenmesinin Mümkün Olmadığı Durumlar
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) md. 315, yargılamanın yenilenmesi sürecinin uygulanamayacağı özel halleri belirler. Bu hükümler, yargılamaların yeniden açılmasının sınırlarını çizer ve adil yargılanma ilkesinin gereksiz yere suiistimal edilmesini önler. İşte yargılamanın yenilenmesinin mümkün olmadığı bazı durumlar:
- Cezanın Değiştirilmesi Amacıyla Yeniden Yargılama: Bir hükümlünün, mahkum olduğu kanun maddesinin ceza sınırları içinde değişiklik talep etmesi, yani sadece cezanın miktarının indirilmesi veya arttırılması amacıyla yapılan başvurular kabul edilemez. Örneğin, resmi evrakta sahtecilik suçu nedeniyle 3 yıl hapis cezası alan bir kişinin, cezasının 2 yıla indirilmesi gerektiğini savunarak yeniden yargılama talebinde bulunması mümkün değildir.
- Suç Vasfının Değiştirilmesi: Ancak, suçun niteliğinin değişmesi gerektiğine dair geçerli delillerin sunulması halinde yargılamanın yenilenmesi başvurusu yapılabilir. Örneğin, hırsızlık suçuyla mahkum edilen bir kişi, eğer eyleminin gerçekte güveni kötüye kullanma olduğunu iddia ederse ve bunu destekleyici deliller sunarsa, suç vasfının değiştirilmesi için yeniden yargılama talep edebilir.
- Diğer Yollarla Hatanın Giderilmesi Mümkünse: Eğer mahkumiyet kararındaki hata, yargılamanın yenilenmesi dışında başka yollarla düzeltilebiliyorsa, bu kanun yolu kullanılamaz. Bu durum, hataların daha basit ve hızlı yöntemlerle giderilmesi gerektiğini vurgular ve yargı sistemine olan güveni artırır.
Bu kurallar, yargı sisteminin etkinliğini korumak ve gereksiz yargılamalarla mahkemelerin iş yükünü artırmamak için önemlidir. Ayrıca, bu sınırlamalar, hükümlülerin haklarını korurken aynı zamanda yargı süreçlerinin kötüye kullanılmasını önler.
Yargılamanın Yenilenmesi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Yargılamanın yenilenmesi süreci hakkında aklınıza takılan soruları yanıtlamak ve bu karmaşık hukuki yol hakkında daha net bir anlayış sağlamak amacıyla, en sık sorulan soruları derledik. İşte, adalet arayışınızda size rehberlik edecek bilgileri sizler için bir araya getirdik.
Yargılamanın yenilenmesi başvurusu ve hükmün infazını durdurur mu?
Kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararının infazı genellikle zorunludur. Ancak, yargılamanın yenilenmesi başvurusu yapıldığında, bu başvuru otomatik olarak hükmün infazını durdurmaz ya da erteletmez. Yargılamanın yenilenmesi süreci ve infazın durdurulması arasındaki ilişki, belirli hukuki kurallar çerçevesinde değerlendirilir.
Yargılamanın yenilenmesi talebi, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 312. maddesi uyarınca, infazın durdurulması veya ertelenmesi için bazı durumlarda mahkemenin takdirine bağlı bir seçenek sunar. Talebi inceleyen mahkeme, başvurunun içeriğine ve sunduğu delillere göre, hükmün infazını geri bırakma veya durdurma kararı alabilir.
Özellikle, başvurunun hükümlü lehine belirgin deliller içermesi veya infazın gerçekleşmesinin telafisi güç zararlar doğurabileceği durumlarda, mahkeme infazı durdurma yoluna gidebilir. Bu karar, adil yargılamanın sağlanması ve hak arama özgürlüğünün korunması adına önemlidir.
Yargılamanın yenilenmesi hangi durumlarda olur?
Yargılamanın yenilenmesi, hem hükümlü lehine hem de aleyhine olmak üzere çeşitli durumlar altında gerçekleşebilir. Özellikle, bir hakimin görevi sırasında işlediği suçların yargılamaya etkisi büyük önem taşır.
Eğer hakimin suçu nedeniyle sanık veya hükümlü lehine bir sonuç ortaya çıkmışsa, bu durum yargılamanın sanık veya hükümlü aleyhine yeniden değerlendirilmesine yol açabilir. Diğer yandan, hakimin suçu sanık veya hükümlü aleyhine bir karara sebep olduysa, bu durumda yargılamanın yenilenmesi hükümlü lehine gerçekleştirilir. Bu iki senaryo, yargı sürecinin adil ve doğru işlemesi için kritik düzeltme mekanizmaları olarak işlev görür.
Yargılamanın iadesi ile yenilenmesi aynı şey mi?
Yargılamanın iadesi ve yenilenmesi, sıkça karıştırılan terimler olmakla birlikte, aslında hukuki süreçler açısından farklılık gösterir. Yargılamanın iadesi, mevcut bir davanın devamı niteliğinde değildir; aksine, tamamen yeni bir dava olarak açılır ve ele alınır. Bu süreç, diğer dava türleri gibi, harçlandırılmış bir dava dilekçesi ile resmi olarak başlatılır ve bağımsız bir inceleme gerektirir. Dolayısıyla, yargılamanın yenilenmesi talebi ile yargılamanın iadesi arasında belirgin bir ayrım bulunmaktadır.
Yargılamanın yenilenmesi yoluna kimler başvurabilir?
Yargılamanın yenilenmesi sürecine başvurma hakkı, belirli kişiler ve yetkililere tanınmıştır. Bu sürece başvurabilecek kişiler arasında öncelikle hükümlü yer alır. Eğer hükümlü vefat etmişse, bu hak eşine, doğrudan soyundan gelenlere (üstsoyu ve altsoyu) ve yasal temsilcilere geçer; ancak bu başvurular yalnızca hükümlünün lehine olacak şekilde yapılabilmektedir.
Bunun yanı sıra, Cumhuriyet Savcısı ve beraat etmiş sanıklar, hem kendi lehlerine hem de aleyhlerine başvuruda bulunabilirler. Bu, yargılamanın adil ve dengeli bir şekilde yeniden değerlendirilmesini sağlamak için önemli bir hukuki imkândır.
Yeniden yargılama talebi reddedilirse ne olur?
Yargılamanın yenilenmesi talebi, mahkeme tarafından değerlendirildikten sonra reddedilebilir. Eğer bu talep reddedilirse, ilgili tarafın seçenekleri sınırlıdır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili maddesinin ikinci fıkrasına göre, talebi reddedilen taraf, yeniden yargılama talebinde bulunmak istiyorsa, bu yeni talebin öncekiyle aynı hükme karşı ancak farklı bir sebebe dayandırılması gerekmektedir.
Yani, reddedilen talepten farklı yeni deliller veya koşullar ortaya konulmadıkça, aynı gerekçelerle yapılan bir başvuru tekrar ele alınmayacaktır. Bu kural, yargı süreçlerinin gereksiz yere uzamasını önlemek ve mahkemelerin iş yükünü yönetmek amacıyla konmuştur.
Yargılamanın yenilenmesi talebi kaç defa yapılır?
Yargılamanın yenilenmesi sürecine ilişkin olarak, herhangi bir süre veya sayı sınırlaması bulunmamaktadır. Bu durum, adaletin sağlanması adına önemli bir fırsat sunar. Eğer bir mahkeme, yargılamanın yenilenmesi için yapılan ilk başvuruyu yetersiz delil nedeniyle reddederse, bu karar başvuruların sonunu ifade etmez. Zaman içinde yeni delillerin ortaya çıkması durumunda, ilgili taraf aynı hükme karşı yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunabilir.
Bu esneklik, yargı sürecinin dinamik doğasını ve adaletin zaman içinde değişebilecek koşullar altında sağlanmasının önemini yansıtır. Başvurular, yeni delil veya bilgilerin ortaya çıkması durumunda tekrar değerlendirilmek üzere açık tutulur, böylece hukuki süreçler adil ve güncel kalır.
Yargılamanın yenilenmesi ve zamanaşımı süreçlerinin yeniden başlaması nasıl olur?
Zamanaşımı, ceza hukukunda belirli bir süre içinde suç işlenmesinden sonra dava açılmaması veya açılmış bir davanın kanuni süre içinde sonuçlandırılmaması durumunda davanın düşmesine neden olan bir hukuki kavramdır. Yargılamanın yenilenmesi süreci, bu zamanaşımı kurallarını önemli ölçüde etkileyebilir.
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 66. maddesi uyarınca, yargılamanın yenilenmesi talebi mahkeme tarafından kabul edildiğinde, ilgili suç için zamanaşımı süresi yeniden başlatılır. Bu, daha önce kesinleşmiş olan bir davada yargılamanın yenilenmesi kararı alındığında, bu kararın verildiği tarihten itibaren zamanaşımı sürecinin baştan hesaplanmaya başladığı anlamına gelir. Örneğin, 01.01.2015 tarihinde kesinleşmiş bir dava için 01.06.2021 tarihinde yargılamanın yenilenmesi talebi kabul edilirse, bu tarihten itibaren zamanaşımı süresi, TCK’nın ilgili maddeleri dikkate alınarak, sıfırdan işlemeye başlar.
Bu durum, yargılamanın yenilenmesi sürecinin adaletin sağlanması ve suçların zaman aşımına uğramadan adil bir şekilde değerlendirilmesi açısından kritik bir rol oynar. Yargılamanın yenilenmesi, suçun zaman aşımı sürecini durdurarak, yeni delillerin ışığında olayın yeniden değerlendirilmesine olanak tanır.
Daha fazla bilgiyi Adalet Bakanlığı web sitesinden edinebilirsiniz.
Bugün sizlere, yargılamanın yenilenmesi nedir ve nasıl olur gibi önemli soruların cevaplarını verdik. Sizler de yargı hakkında daha fazla bilgi almak için, bizlere ‘buraya‘ tıklayarak ulaşabilirsiniz. Diğer yazılarımızı okumak için de ‘buraya‘ tıklamayı unutmayın!