Velayet Davası Nedir?

Velayet davası, boşanma veya ayrılık sürecinde ebeveynlerin çocuklarının bakım, eğitim ve yaşam koşullarını belirlemek amacıyla başvurdukları hukuki bir süreçtir. Bu süreç, çocukların en iyi çıkarlarını gözeterek, ebeveynler arasında adil bir çözüm sağlamak için kritik bir öneme sahiptir.
Sizlerle birlikte bugün, “velayet davası nedir, velayet davası nasıl açılır, velayet davası süresi nedir, velayet davası nasıl kapanır” konularını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Hazırsanız başlayalım!
Hukuk konularında uzman olan Avukat Ümit Çelebi’den bilgi almak için ‘buraya’ tıklayabilir, hizmetlerimizi görüntülemek için ‘buraya’ tıklayabilirsiniz.
Velayet Davası Nedir?
Reşit olmayan çocukların velayet hakkı, doğal olarak anne ve babalarına aittir. Yasal bir sebep bulunmadığı sürece, velayet hakları ana ve babadan ayrılamaz. Ayrıca, kısıtlanan ergin çocuklar için hâkim, vasi atanmasına ihtiyaç duymadığı sürece, velayet ana ve babanın sorumluluğunda kalmaya devam eder.
Velayet davası, çocuğun velayet hakkının kendisinde bulunmayan eş tarafından diğer eşe karşı açılan bir aile hukuku davası türüdür. Bu dava, çocuğun en iyi çıkarlarını korumak amacıyla aile mahkemesinde başlatılır. Velayet davaları, ebeveynlerin çocuk üzerindeki haklarının belirlenmesi için kritik öneme sahiptir ve her iki tarafın da haklarını gözeten adil bir çözüm sağlamayı amaçlar.
Velayet Düzenlemesinde İdrak Yaşı Kavramı Nasıldır?
Mahkeme, velayet düzenlemesi yaparken belli bir yaşın üzerindeki çocukların görüşlerini dikkate almalı ve onlarla iletişim kurmalıdır.
Yargıtay uygulamalarına göre, çocuğun idrak yaşı 8 yaş veya üstüdür. Bu yaş grubundaki çocukların düşünceleri, velayetin belirlenmesi, değiştirilmesi veya kaldırılması süreçlerinde kritik bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla, 8 yaş ve üzerindeki çocukların görüşü alınmadan velayet ile ilgili herhangi bir düzenleme yapmak mümkün değildir (HGK-K.2018/1278). Bu durum, çocuğun kendi ihtiyaçlarını ve hislerini ifade edebilmesi açısından büyük bir önem taşımaktadır.
Velayetin Kaldırılması veya Değiştirilmesi Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme Nedir?
- Görevli Mahkeme: Velayetin kaldırılması, eşlerden birine ait velayetin diğerine devredilmesi (velayetin değiştirilmesi) veya kaldırılan velayetin geri verilmesi gibi davalara bakmakla görevli mahkeme, Aile Mahkemesi olarak belirlenmiştir. Bu mahkeme, çocukların en iyi çıkarlarını gözeterek, velayet konusundaki hukuki süreçleri yürütme yetkisine sahiptir.
- Yetkili Mahkeme: Velayetin değiştirilmesi veya kaldırılması davası, hukuken çekişmesiz yargı işlemi olarak kabul edilmektedir (HMK m. 382/2-b-13). Çekişmesiz yargı işleri için başvuran kişinin veya ilgili taraflardan birinin ikamet ettiği yer mahkemesi yetkilidir (HMK m. 384). Bu nedenle, velayetin değiştirilmesi veya kaldırılması davası iki farklı yetkili mahkemede açılabilir:
- Velayetin kaldırılması veya değiştirilmesi davası, davalının ikamet ettiği yer mahkemesinde açılabilir. Bu durum, davalı tarafın ilgili kişi olması nedeniyle önem taşımaktadır.
- Ayrıca, velayetin kaldırılması veya değiştirilmesi davası, talepte bulunan davacının ikamet ettiği yer mahkemesinde de açılabilir (HMK m. 384). Bu, sürecin kolaylaştırılması ve tarafların erişilebilirliği açısından büyük önem arz etmektedir.
Bu düzenlemeler, velayet ile ilgili davaların daha etkili bir şekilde yürütülmesini sağlamakta ve çocukların haklarının korunmasına katkıda bulunmaktadır.
Velayetin Kaldırılması Şartı Neler?
Velayetin kaldırılması, çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamadığında veya bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşıldığında hâkim tarafından değerlendirilen bir süreçtir. Aşağıdaki durumlar, velayetin kaldırılması için gereklidir:
- Ana ve Babanın Yetersizliği: Eğer ana veya baba, deneyimsizlik, hastalık, başka bir yerde bulunma veya benzeri sebeplerden dolayı velayet görevini gereği gibi yerine getiremiyorsa, hâkim velayetin kaldırılmasına karar verebilir.
- Yetersiz İlgi ve Sorumluluk: Ana ve babanın, çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması durumunda, velayet kaldırılabilir.
- Vasi Atanması: Eğer velayet, ana ve babanın her ikisinden de kaldırılırsa, çocuğa bir vasi atanır. Bu, çocuğun güvenliğini sağlamak ve ihtiyaçlarının karşılanmasını temin etmek amacıyla gerçekleştirilir.
- Kapsamın Belirlenmesi: Kararda aksi belirtilmedikçe, velayetin kaldırılması mevcut ve doğacak tüm çocukları kapsar. Mahkeme, bir çocuğun velayet hakkının kaldırılması durumunda, velayetin kaldırılmasının gerekip gerekmediğine dair diğer çocuklar için de değerlendirme yapmalıdır. Aksi halde, diğer çocuklar açısından da velayet hakkı kaldırılmış olur.
Medeni Kanun’un 348/son maddesi, kararda aksi belirtilmedikçe, velayetin kaldırılmasının mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsayacağını hükme bağlamaktadır. Örneğin, toplanan delillerden davalının ikinci evliliğinden 28.02.2003 doğumlu bir çocuğu olduğu anlaşılmakta; ancak annenin bu çocuğa karşı ilgisizliği ve yükümlülüklerini savsakladığına dair delil gösterilmemiştir. Mahkeme, hüküm fıkrasında velayetin kaldırılmasının yalnızca belirli bir çocuğa ait olduğuna dair net bir ifade kullanmalıdır. Velayetin anneden kaldırıldığı durumda, küçük Alperen’e vasi tayin edilmesi için vesayet makamına (Sulh Mahkemesi) gerekli ihbarın yapılması da önemlidir (MK. md. 404).
Bu koşullar, çocuğun en iyi çıkarlarını korumak amacıyla, velayet haklarının düzenlenmesi sürecinde dikkate alınmalıdır.
Velayetin Değiştirilmesi için Şartlar Nelerdir?
Velayetin değiştirilmesi davası, çocuğun velayet hakkının bir anne veya babaya verilmesinden sonra, velayeti elinde bulunduran tarafın durumundaki değişiklikler ve ortaya çıkan çeşitli nedenlerden dolayı, çocuğun menfaatinin gerektirdiği durumlarda açılan bir davadır. Bu tür bir dava, velayet görevini gereği gibi yerine getiremeyen tarafın durumu göz önüne alınarak başlatılmaktadır.
Velayetin değiştirilmesi için öncelikle bir olayın gerçekleşmesi ve bu olayın velayet görevini aksatacak nitelikte olması gerekir. Bu durum, velayetin değiştirilmesi ile velayetin kaldırılması arasındaki farkı belirler; çünkü velayetin kaldırılmasında, velayet görevini kötüye kullanma veya ağır bir ihmal aranır.
Türk Medeni Kanunu (TMK) kapsamında velayetin değiştirilmesine dair şartlar açıkça düzenlenmiştir. TMK’nın “Durumun Değişmesi” başlıklı 183. maddesinde; “Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.” ifadesi yer almaktadır. Bu madde, velayetin değiştirilmesi sebeplerini belirlemektedir.
Buna göre, aşağıdaki durumlar velayetin değiştirilmesine neden olabilir:
- Çocukla kişisel ilişki kurulmasının engellenmesi,
- Çocuğun fiilen velayet hakkı olmayan bir anne veya babada bırakılması,
- Çocuğun üçüncü bir kişi yanında bırakılması,
- Çocuğun menfaatini gerektiren nedenler (sağlık, eğitim, ahlâk, güvenlik gibi),
- Velayeti kendisinde bulunduran annenin veya babanın yeniden evlenmesi,
- Velayet hakkı kendisine verilen tarafın başka bir yere gitmesi,
- Velayetin kendisine verilen tarafın ölümü,
- Velayet görevini kullanmanın engellenmesi.
Bu durumların gerçekleşmesi, velayetin değiştirilmesine zemin hazırlar ve bu değişiklikle birlikte, velayeti kendisinde bulunmayan anne veya babanın çocukla kişisel ilişki kurma hakkı doğar. Mahkeme, bu ilişkinin kurulması yönünde gerekli kararları almalıdır. Ayrıca, velayeti kendisine verilmeyen tarafın, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katkıda bulunması da gerekmektedir. Bu katkı, iştirak nafakası olarak adlandırılır ve velayetin değiştirilmesine yönelik yerel mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren ödenmesi gereken bir nafakadır (HGK-K.2018/1148).
Velayet Davası Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Velayet davası, ebeveynler arasında çocuğun bakım ve sorumluluklarının nasıl paylaşılacağına dair önemli bir süreçtir. Bu nedenle, bu konu hakkında sıkça sorulan sorular, hem ebeveynlerin hem de çocukların haklarını anlamaları açısından büyük bir önem taşımaktadır. Aklınıza takılan bir yer olursa Avukat Ümit Çelebi’ye ‘buraya tıklayarak’ ulaşabilir ve sorularınızı sorabilirsiniz.
Evlilikte velayet nasıl kullanılır?
Evlilik süreci boyunca, ana ve baba velayeti birlikte kullanır ve çocuklarının bakım ve sorumluluklarını ortaklaşa üstlenirler. Ancak, ortak hayata son verilmesi veya ayrılık durumunda, hâkim velayeti eşlerden birine verebilir.
Velayet durumu, ebeveynlerden birinin ölümü halinde sağ kalan tarafa otomatik olarak geçerken; boşanma durumunda ise çocuk, kendisine bırakılan ebeveyne aittir. Bu düzenlemeler, çocuğun en iyi çıkarlarını korumak ve ebeveynlerin sorumluluklarını belirlemek amacıyla hukuki çerçeve içinde gerçekleştirilir.
Anne ve babanın evli olmaması durumunda velayet nasıl kullanılır?
Ana ve baba evli olmadıkları durumlarda, velayet otomatik olarak ana tarafına aittir. Ancak, eğer anne küçük, kısıtlı, ölmüş veya velayeti kendisinden alınmışsa, hâkim çocuğun menfaatini gözeterek gerekli önlemleri alır. Bu durumda, hâkim çocuğun ihtiyaçlarına en uygun çözümü bulmak amacıyla vasi atayabilir veya velayeti babaya verebilir.
Velayetin kapsamı nedir?
Velayet, ana ve babanın çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini gözeterek gerekli kararları almasını ve bu kararları uygulamasını kapsar. Bu kapsamda, çocuk ana ve babasının sözünü dinlemekle yükümlüdür.
Ebeveynler, çocuğun olgunluğu doğrultusunda hayatını düzenleme fırsatı tanır ve önemli konularda onun görüşlerini de dikkate alarak kararlar alırlar. Ayrıca, çocuk, ana ve babasının rızası olmadan evi terk edemez ve yasal bir sebep olmaksızın onlardan alınamaz.
Çocuğun adı ise, ana ve babası tarafından belirlenir, bu da velayetin kapsamı içinde ebeveynlerin çocuk üzerindeki yetkilerini ve sorumluluklarını net bir şekilde ortaya koyar. Bu düzenlemeler, çocuğun güvenliği ve sağlıklı gelişimi için kritik öneme sahiptir.
Velayet davası nerede ve nasıl açılır?
Velayet davaları, genellikle Aile Mahkemeleri’nde açılmaktadır. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise bu davalar, Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmektedir.
Kural olarak, genel yetki ilkesine göre davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Ancak, Türk Medeni Kanunu (HMK) uyarınca, velayetin eşlerden birinden alınarak diğerine verilmesi durumunda bu işlem çekişmesiz yargı işi olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle, çekişmesiz yargı işlerinde ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesi de yetkili olacaktır. Dolayısıyla, davacı kendi yerleşim yerinde de bu davayı açma hakkına sahiptir.
Velayet davalarında basit yargılama usulü uygulanır ve bu davalar harca tabidir. Ayrıca, adli tatilde görülen davalardan biridir ve kesinleşmeden infaz edilmeyen kararlar kapsamındadır. Bu düzenlemeler, süreçlerin hızlı ve etkili bir şekilde yürütülmesine olanak tanımaktadır.
İşinde uzman ve savunmalarda etkili bir avukat arıyorsanız, Avukat Ümit Çelebi’ye buradan ulaşabilirsiniz.
Velayet davasında yetkili mahkeme nedir?
Velayet davalarında yetkili mahkeme, genel yetki kuralına göre davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Ancak Türk Medeni Kanunu (HMK) uyarınca, velayetin eşlerden birinden alınarak diğerine verilmesi durumu, çekişmesiz yargı işi olarak kabul edilir. Bu nedenle, çekişmesiz yargı işlerinde, ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesi de yetkili olacaktır.
Dolayısıyla, davacı, kendi yerleşim yerinde de velayet davası açma hakkına sahiptir. Bu durum, sürecin daha erişilebilir ve hızlı bir şekilde ilerlemesine olanak tanır.
Anlaşmalı boşanmadan sonra velayet davası nasıl işler?
Uygulamada, tarafların anlaşmalı olarak boşanması durumunda, diğer eşin sonradan dava açarak çocuğun velayetini talep etme hakkı olup olmadığı sıkça tartışılan bir konudur. Taraflar, kendi aralarında yaptıkları protokol çerçevesinde velayet hakkını bir eşe bırakma konusunda anlaşmış olsalar bile, bu protokolün velayete ilişkin maddesinin değiştirilip değiştirilemeyeceği temel bir tereddüt kaynağıdır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, velayetle ilgili kararlar alınırken dikkate alınması gereken en önemli kriter çocuğun menfaatidir. Diğer tüm hususlar bu temel prensip doğrultusunda değerlendirilebilir. Eğer çocuğun menfaatleri, protokoldeki velayet düzenlemesinin değiştirilmesini gerektiriyorsa, bu durumda talepte bulunmak mümkündür.
Örneğin, taraflar kendi aralarında imzaladıkları bir protokol ile çocuğun velayetinin annede kalması konusunda anlaşmış olsun. Ancak, daha sonra anne alkol bağımlısı hale gelmişse ve rehabilitasyon programlarına katılıyor, çocuklarına bakacak durumda değilse, bu durumda protokoldeki düzenlemenin değişmesi gerekecektir. Bu tür durumlarda, velayetin sadece protokolde belirtilmiş olması nedeniyle annede bırakılması söz konusu olamaz. Baba, açacağı bir velayet davası ile çocuğun velayetini talep edebilir.
Velayet davası ne kadar sürer?
Velayet davasının süresi, delillerin toplanması ve tahkikat aşamasının tamamlanmasına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Genel olarak, hedef süre 209 gün içinde davanın sonuçlandırılmasıdır. Yargılama süresi boyunca çocuğun korunmasını sağlamak amacıyla gerekli tedbirler alınır.
Hâkim, dava süresince velayeti tedbiren geçici olarak belirler ve dava sonunda kalıcı velayet kararını verir. Yargılama süreci boyunca çocuğun güvenliği için mahkeme, geçici velayet ve tedbir nafakası gibi kararlar alabilir. Ayrıca, velayeti kendisine verilmeyen taraf ile çocuk arasında görüşme gün, saat ve koşullarını içeren kişisel ilişki düzenlemeleri de yapılır.
Velayet kullanımı, kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde çocuğun sağlık, eğitim ve ahlâk gibi menfaatleri göz önünde bulundurularak gerçekleştirilir. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine maddi durumu oranında katkıda bulunmak zorundadır. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ve ebeveynlerin yaşam koşulları ile ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir.
Çocuğun velayeti hangi durumda anneye verilmez?
Çocuğun velayeti, bazı özel durumlarda anneye verilmemektedir. Bu durumlar arasında:
- Bulaşıcı Hastalık: Annenin bulaşıcı bir hastalığa sahip olması, çocuğun sağlığını tehlikeye atabilir. Bu durumda hâkim, çocuğun velayetinin anneye verilmemesine karar verebilir.
- Akıl Hastalığı: Annenin akıl hastalığı olması, onun çocuğun bakım ve sorumluluklarını yerine getirmesini zorlaştırabilir. Hâkim, bu durumu göz önünde bulundurarak velayet kararını değiştirebilir.
- Velayetten Doğan Hakların Kötüye Kullanılması: Annenin velayet hakkını kötüye kullanması, çocuğun menfaatlerini olumsuz etkileyebilir. Bu gibi durumlarda hâkim, velayeti vermeme kararı alabilir.
- Çocuğa Kötü Muamele: Annenin çocuğa karşı kötü muamelede bulunması, çocuğun psikolojik ve fiziksel sağlığı için son derece zararlıdır. Hâkim, bu durumu dikkate alarak velayet vermeme kararı alabilir.
- Haysiyetsiz Hayat Sürme: Annenin haysiyetsiz bir hayat sürmesi, çocuğun sosyal ve psikolojik gelişimi açısından olumsuz etkiler yaratabilir. Bu tür durumlar, velayetin anneye verilmemesi için bir sebep oluşturabilir.
Ana ve babanın evli olmaması durumunda, çocuğun velayeti otomatik olarak anneye aittir. Ancak, annenin küçük, kısıtlı ya da ölmüş olması ya da velayetinin kendisinden alınması halinde, Türk Medeni Kanunu (TMK) 337 gereği hâkim, velayeti babaya verebilir veya çocuğa vasi atayabilir. Bu düzenlemeler, çocuğun en iyi çıkarlarını koruma amacını taşımaktadır.
Velayet davasında çocuğa soru sorulur mu?
Yargıtay, velayet davasında çocuğun kendisini ifade edebilecek bir yaşta olması durumunda, dinlenmesi ve görüşünün alınması gerektiğine inanır. Genel olarak, çocuğun en az 6-7 yaşında olması halinde velayet konusundaki görüşlerini ifade edebileceği kabul edilir. Ancak, çocuğun gelişim düzeyi ve bireysel özellikleri bu yaşı etkileyebilir; dolayısıyla her durum farklılık gösterebilir.
Mahkeme, çocuğun velayetle ilgili düşüncelerini almak için uzman bir kişinin eşliğinde görüşme yapabilir. Bu süreç, çocuğun duygusal ve psikolojik sağlığını gözeterek, en iyi çıkarlarının korunmasına yönelik bir yaklaşım sergilemektedir. Çocuğun düşüncelerinin dikkate alınması, velayet davasının daha adil ve sağlıklı bir şekilde sonuçlanmasına katkı sağlar.
Velayet davası açmak için hangi belgeler gereklidir?
Velayet davası açmak için öncelikle kimlik belgeleri, boşanma protokolü (varsa), çocuğa dair sağlık raporları, eğitim belgeleri ve tarafların gelir durumunu gösteren belgeler gereklidir. Ayrıca, velayetle ilgili delilleri destekleyen belgelerin de mahkemeye sunulması önemlidir.
Velayet davasında tedbir nafakası nedir?
Velayet davasında tedbir nafakası, çocuğun geçimini sağlamak amacıyla, velayet hakkı kendisine verilmeyen tarafın çocukla olan ilişkisinin düzenlenmesi ve çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması için mahkeme tarafından belirlenen geçici bir nafaka türüdür.
Velayet davasında çocuğun velayeti kim alabilir?
Velayet davasında, çocuğun velayeti genellikle anne ya da babaya verilir. Ancak, her iki ebeveynin de durumu değerlendirildiğinde, hâkim çocuğun en iyi çıkarlarını gözeterek başka bir kişiye, yani vasi atanmasına da karar verebilir.
Velayet davasında her iki ebeveyn de çocukla görüşebilir mi?
Evet, velayet davasında her iki ebeveyn de çocukla görüşme hakkına sahiptir. Ancak, bu görüşmelerin koşulları ve süreleri mahkeme tarafından belirlenir ve çocuğun menfaatleri gözetilerek düzenlenir.
Bugün sizlere, “velayet davası nedir, velayet davası nasıl açılır, velayet davası süresi nedir, velayet davası nasıl kapanır” konularını detaylı bir şekilde inceledik. Sizler de konu hakkında daha fazla bilgi almak için, bizlere ‘buraya‘ tıklayarak ulaşabilirsiniz. Diğer yazılarımızı okumak için de ‘buraya‘ tıklamayı unutmayın!
Sizler de tüm hukuki konular da yardım almak istiyorsanız Avukat Ümit Çelebi’den destek alabilirsiniz. Detaylı bilgi ve iletişim için ‘buraya’ tıklayabilirsiniz.